Haberler

05
Ağu 2020
İstanbul Sözleşmesi’ni Yaşat Ve Uygula, Üniversitelerarası Cinsel Taciz Ve Saldırıya Karşı İşbirliği Grubu Ortak Metni

ÜNİVERSİTELERDE CİNSEL TACİZİ ÖNLEMEK İÇİN İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’Nİ YAŞAT VE UYGULA

Üniversitelerarası Cinsel Taciz ve Saldırıya Karşı İşbirliği Grubu Ortak Metni

            Kadına Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi (kısaca İstanbul Sözleşmesi), ayırımcılık yasağının gerçekleştirilmesi ve cinsiyete dayalı şiddetle mücadelede tarafı olduğumuz temel uluslararası hukuk metinlerinden bir tanesini oluşturmaktadır. İstanbul Sözleşmesi’ne göre toplumsal cinsiyete dayalı şiddet bir insan hakları ihlali ve ayırımcılık türüdür. Sözleşmeci devletlerin ise sadece insan haklarına saygı gösterme şeklinde negatif yükümlülüğü değil; aynı zamanda özen yükümlülüğü gereği bireyleri üçüncü kişilerin şiddet eylemlerinden koruma ve bunun için gerekli önlemleri alma yükümlülüğü söz konusudur.

            Kadın-erkek fark etmeksizin herkesin şiddetsiz bir toplumda haklardan eşit şekilde istifade ederek yaşama hakkı vardır. İşte İstanbul Sözleşmesi, insan onuruna uygun bu yaşamı güvence altına almakta ve üçüncü kişilerden kız çocuklarına ve kadınlara yönelen baskı, şiddet ve sömürüye karşı iç hukuklarda insan haklarını güçlendirmektedir. Toplumun geleceğini kurma misyonunu üstlenen üniversitelerin de İstanbul Sözleşmesi’nin toplumsal cinsiyete dayalı şiddetin ve ayırımcılıkların ortadan kaldırılması ve önlenmesi amacını tavizsiz bir şekilde savunması ve yerine getirmesi gerekmektedir.

            Üniversiteler, hem yarattıkları demokratik kamusal tartışma ortamının hem cinsiyet fark etmeksizin herkesin eğitim ve çalışma hakkına eşit erişiminin hem de akademik çalışma ortamının güvenliğini ve erişilebilirliğini sağlamakla yükümlüdür. Bunun için ise başta kampüsler olmak üzere üniversite eğitim ve çalışma ortamı ile bağlantılı tüm mecralarda ve üniversite paydaşları (öğrenciler, akademik ve idari personel, öğrenci yurtları ve lojmanlar gibi yerleşim yerleri, sosyal ve sanal ortam gibi) arasında cinsel tacizi önlemek için İstanbul Sözleşmesi’ni yaşatma ve uygulama sorumluluğu altındadır.

            İstanbul Sözleşmesi’ne hakim olan temel ilkeler çerçevesinde,

  • Cinsel tacizin bir şiddet ve ayırımcılık biçimi, insan hakları ihlali olduğunun farkında olma,
  • Gerekli özeni göstererek başvuru ve şikayetleri ciddiye alma,
  • Soruşturma ve cezalandırmanın yanı sıra önleyici ve koruyucu tedbirleri alma,
  • Şiddete maruz kalma durumunda başvuru ve hak arama yollarını açık ve anlaşılır şekilde tanıtma ve hukuken düzenleme,
  • Gizlilik ve güven ilişkisi çerçevesinde işleyen ve şiddete maruz kalan ile işbirliği ve dayanışma içinde çalışan birimler kurma,
  • Üniversite ortamında farkındalık ve bilinç yükseltme çalışmaları düzenleme şeklinde etkin ve somut çözüm mekanizmalarının tesisi üniversitelerin başlıca görevidir.

            Ancak bu şekilde üniversiteler cinsiyetçilik ile cinsel taciz ve saldırıya sıfır tolerans politikalarını hayata geçirebilecek ve eylem planlarını, teşkilat yapılarını, sundukları hizmetleri ve ortamı cinsiyet fark etmeksizin herkesin eğitim ve çalışma hakkından ve akademik özgürlüklerden eşit şekilde istifade ettiği alanlara dönüştürebilecektir.

            Ankara’da üniversite öğrencisi F.A.’nın maruz kaldığı şiddet ve ölüm tehdidine karşı, akademik eğitim ve çalışma ortamında bu tür insan hakları ihlallerinin ve şiddetin ortadan kaldırılması ve tekrar yaşanmaması için İstanbul Sözleşmesi’ni yaşatmanın ve uygulamanın gerekliliğini vurguluyoruz. Üniversitelerde cinsel tacize ve saldırıya karşı kadınların susmadığı ve susturulmadığı politika ve uygulamaların yaşama geçirilmesinin aciliyetinin, her türlü şiddete ve ölüm tehditlerine karşı yaşamı savunmanın zaruretinin, şiddetin cezasız kalmayacağının sağlanmasına ilişkin kararlılığımızı kamuoyu ile paylaşıyoruz.

#FAyalnızdeğildir #istanbulsözleşmesiniuygula #ctshepyanında